20 mayıs 2015
OECD’nin ‘Society at a Glance 2014’ raporu kriz ve sonrası sosyal göstergelerin derlendiği ilginç bilgilerle dolu.
OECD üyesi ülkelerde yapılan bu sosyal eğilim
çalışması ülke demografisi, aile yapısı, doğurganlık, işsizlik, fakirlik
ve eşitsizlik, sosyal harcamalar, iş ve hayat tatminleri konularında
araştırma sonuçlarını içeriyor. Kurumun çalışmalarından edinilen
göstergelerle sosyal trend ve politika gelişmeleri konusunda bilgi
veriyor. Amaç toplumların, özellikle diğer ülkelerle karşılaştırmalı
olarak, nasıl değiştiğini göstermek.
2007-2008 krizi, bilindiği gibi, sadece ekonomik ve finansal bir kriz olarak kalmadı, bir sosyal krizi de beraberinde getirdi. Bugün OECD ülkeleri içinde 48 milyon kişi iş aramakta.
Bu rakam 2007’yle kıyaslanınca 15 milyon daha fazla! Üstelik bu sayıya
girmeyen daha milyonlarca hane de ciddi finansal sorunlar yaşamakta.
Yunanistan, İrlanda ve İspanya’da gelir girmeyen hane sayısı son yedi
yılda iki katına çıkarken alt gelir grubu, gençler ve çocuklu aileler en
büyük zarar görenler.
İşsizlik ve ekonomik zorluklar mutsuzluğu, hükümetlere güvensizliği
arttırırken evlilik oranı ve doğurganlığı ise düşürdü. Birbirine destek
ihtiyacı aile bağlarının güçlenmesini sağlayabilirse de ekonomik stres
ve çatısmalar aile çözülmelerine ve boşanma oranlarının yükselmesine
neden oldu. Ekonomik zorlukların hükümetlere güveni oldukça sarstığı
özellikle Yunanistan, İrlanda, Portekiz ve Slovenya’da gözlemlenirken finans kurumlarına güven ise tüm OECD ülkelerinde ciddi düşüşler yaşadı.
Fransa özeline baktığımızda ülkede sosyal harcama oranları oldukça yüksek. GSMH
(gayrisafi milli hasıla)’nın üçte biri sosyal harcamalara ayrılıyor, bu
rakam OECD içinde en yüksek ve yüzde 22 olan ortalamanın da oldukça
üstünde. Tüm devlet harcamalarının 10 euro’sunun 7’si ise
sağlık, eğitim ve sosyal harcamalara (emeklilik, aile ve işsizlik)
aktarılıyor. 2008 yılından bu yana işsizler ordusuna her hafta 3.700
kişi katılmakta. Fransız hükümetinin devlet harcamalarının hangi alana
yöneltilmesi gerektiği konusunda zor kararlar vermesi gerekiyor.
Fransa’nın büyük harcama bütçesi emekli ve yaşlı gruba. Bir Fransız
kadını emeklilikte ortalama 27,4 yıl geçirmekte, OECD ülkeleri arasında
hem en uzunu, hem ortalamanın beş yıl üstünde. Doğurganlık oranı, ABD,
Estonya, Yunanistan, İspanya gibi krizin ağır vurduğu ülkelerde son üç
yılda yüzde 6 düşüş gösterirken, Fransa’da kadın başına iki çocuk oranı
değişmedi. Evlilik oranı ise yüzde 45. Fransızlar, diğer üye ülkelere göre daha fazla uyuyorlar, üstelik tüm üye ülkelerden daha çok yemekte vakit geçiriyorlar.
Türkiye rakamlarına baktığımızda ise evlilik oranı yüzde 65 ile
birinci sırada. Yüzde 49,7 çalışan nüfus oranıyla OECD içinde
Yunanistan’ın ardından sondan ikinci durumdayız. Kadın çalışma oranında, diğer tüm ülkelerin ardından yüzde 29,8 ile sonuncuyuz. Meksika’nın
ardından ortalama 74,6 yıl yaşam süresi ile sondan ikinciyiz. Hane
geliri OECD ortalamısının yüzde 45’i kadar. (En yüksek 36.400 $ ile
Lüksemburg, en düşük 4.500 $ Meksika sıralanırken Türkiye 7.100 $ ile
sondan ikinci) Gelir dağılımındaki adaletsizlikte Şili ve Meksika’dan
sonra sondan üçüncü sıradayız.
Fakirlik sıralamasında da yine sondan üçüncüyüz. OECD ortalaması her on kişide birken, her beş Türkten biri fakir.
Yeterli yiyecek alamayan insan oranı OECD ortalaması yedide birken
Türkiye’de üçte bir. Devletin sosyal harcamaya ayırdığı miktar oldukça
düşük; OECD ortalaması yüzde 21,8 iken Türkiye’de GSMH’nin yüzde 12,8’i.
Üstelik sosyal harcama kalemleri sağlık ve yaşlılıkla ilintiliyken
çalışma yaşındaki nüfusa destek çok düşük. Yunanistan’ın ardından okumayan ve çalışmayan genç oranı yüzde 27
ile Türkiye’de en yüksek. Evde hiç çalışanı olmayan hane sayısı yüzde
15 ile OECD ortamasına yakın. Kadın başına yüzde 2,02 doğum oranı ile
İsrail, Yeni Zelanda, İrlanda ve Meksika’nın ardından beşinci en
doğurgan ülke (ortalama yüzde 1,70)
Türkiye’de 65 yaş üstü her kişiye karşılık çalışan sekiz kişi var,
OECD ortalaması 4,2 kişi, Fransa’da 3,3 kişi. 2050’de yaşlanan nüfusla
birlikte bu oranın 2,7’ye düşmesi bekleniyor.
Türkiye’de intihar oranı yüzbinde 4,3 ile Yunanistan’dan sonra ikinci en düşük, Fransa’da ise yüz binde 16,2
3.300 dolar olan OECD ortalamasının1/3’ü ile (906 $) Türkiye sağlık harcamasında en alt sırada geliyor.
Fransa 4.100 dolar ile ortalamanın üstünde. Fransızların yüzde 96’sı
özel sağlık sigortasına sahipken bu oran Türkiye’de yüzde 4,6.
Norveçliler vakitlerinin dörtte birini iş dışında geçiriyorlar.
Meksikalılar ise yüzde 16 ile en düşük orana sahip. Japonlar televizyon
seyretmekte şampiyon, Yeni Zelandalılarda ise bu oran çok düşük. Üye
ülkelerde insanlar fiziksel olarak aktif değiller. Aralarında en sportif
çıkan İspanyollar bile özel vakitlerinin ancak yüzde 1’ini fiziksel
aktivite yaparak geçiriyorlar.
Gece sokakta yalnız yürürken kendini güvende hissseden ülkeler
Norveç, Slovenya ve Avusturya iken Türkiye, Şili ve Meksika son sıraları
paylaşmakta.
Bir kurumda gönüllü çalışan sayısı tüm OECD ülkeleri arasında Türkiye’de en az.
Türkler özel zamanlarının yüzde 35’ini arkadaşlarıyla eğlenerek geçirirken üye ülkeler arasında en dost canlısı toplum.
(OECD ortalaması yüzde 11’in üç katı!) Yaşam tatmini endeksinde
Türkiye, Yunanistan, Macaristan ve Portekizle son sıraları paylaşırken
en mutlu insanlar İsviçre, Norveç ve İzlanda’da.
Ne dersiniz? Rakamlar doğruyu söylüyor mu?
Kaynakça:
http://www.oecd.org/els/societyataglance.htm
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder