18 Mayıs 2007 Cuma

Bu cumartesi gecesi uyku yok!


Neden mi? Çünkü bu yıl üçüncüsü kutlanacak olan «La Nuit des Musées»yi dört gözle bekliyorum. Müzeler, gece, sürprizler ve büyülü bir ortam.... Avrupa Konseyinin girişimiyle 41 ülkede bu yıl 19 Mayıs gecesi tüm müzeler açık ve bedava! Bakü, Barselona, Brüksel, Budapeste, Bükreş, Lizbon, Londra, Madrid, Palermo, Riga, Varşova, Venedik, Zagrep geceye katılan şehirlerden bazıları... 2006 yılının bilançosu Fransa genelinde açılan 934 müzeyi 1,200,000 ziyaretçi gezmiş. Bu yılki Müze Gece’sinde farklı olan yaratıcılık temasının seçilmesi ve salt müze gezmenin ötesinde eğlence ile sıradışılığın harmanlanarak müzelere tiyatro, şarkı, dans, şiir, tadım tarzı aktiviteler çevresinde farklı açılardan bakabilme konseptinin uygulanacağı...

Bu yılki organizasyonun afişi Cannes doğumlu artist Hugues Reip ‘e ait. Reip afişi Louvre, Orsay, Quai Branly ve National de L’Art Moderne Müzelerinin koleksiyonlarından beş eserin fotokolajından oluşturmuş, benim çok hoşuma gitti.

Programdaki beğendiğim bir kaç parkurdan bahsetmek istiyorum: Centre Georges Pompidou’da tüm gece boyunca rehberler eşliğinde farklı eserler önünde 15 dakikalık kısa randevular var. Musée des Arts et des Métiers de koleksiyonundaki objelere aynı prensibi uygulayacak. Musée de L’Armée ve Musée du Moyen-Age’da konserler var. La Cité des Sciences çocuklara da yönelik atölye ve demolar sunacak. Le Petit Palais’de şezlonglara uzanıp binanın tavanlarına hayran olabilirsiniz. Musée Rodin’in bahçesindeki projeksiyon görülmeye değer... Musée de Quai-Branly’de akrobat ve trapezcilerle sirk atmosferi, Musée d’Orsay’de ise Baudelaire’in «Les Fleur du Mal»’ının yayınının 150.yılı nedeni ile okuma saati ziyaretçileri bekliyor olacak. Pek tabii ki Paris dışında Sèvres, Saint-Denis, Neuilly-sur-Seine, Fontainebleau, Versailles’da da hoş etkinlikler var.

Programı incelediğimde yine çok kararsız kaldım, 4-5 saat içinde hangi birini gezebileceğimi bilemiyorum artı inanılmaz kuyrukları da şimdiden hayal edebiliyorum, ama “vous savez, en France il faut patienter“!!! En iyisi onlarcasını yapabileceğim yanılgısına düşmeden bir veya iki adres belirleyip gecenin keyfini çıkartmak!

Detaylı program için : http://www.nuitdesmusees.culture.fr/

Festival de Cannes


Yedinci sanatın her yılki geleneksel buluşması bu yıl 16-26 mayıs tarihleri arasında gerçekleşiyor, üstelik 60. yılını kutluyor. Fransa’nın uluslararası film festivali dünya sinemasının « crème de la crème »’ini her yıl Cannes’da buluşturuyor. Les Marches Rouges (kırmızı halılarla süslenmiş Palais des Festivals’in merdivenleri)’dan çıkan sinemanın önemli isimleri pek tabii ki ünlü starlar, fotograflar, flaşlar ve şık kıyafetlerle birleşince iki hafta boyunca sinema, muhabbetlerin ana konusu oluyor. Cannes’da turizm patlıyor, otel fiatları fırlıyor, kiralık daireler bile o dönem fiatlarını üçe, dörde katlıyor. Grand Théâtre Lumière’de her gece saat 19:00 ve 22:00’de gerçekleştirilen iki gösterime smokin ve gece elbisesiyle katılma şartı modacıları sevindirirken elbise kiralayan şirketeri de ihya ediyor.

1939’da Fransız Bakan Jan Zay’in önerisiyle uluslararası bir sinema organizasyonu fikri ortaya atılır ve konumu, güneşli ılıman havası nedeni ile Cannes şehri evsahibi seçilir. Aslında amaç Venedik Film Festivali’nde yükselen faşizme(1938’de festival ödülü Nazi propagandası ürünü Leni Riefenstahl’ın Olympia filmine verilmiş, festivale Jean Renoir’ın savaş karşıtı La Grande Illusion filmiyle katılan Fransızlar yarışmadan çekilmiş, Ingiliz ve Amerikalı jüri üyeleri de sanat yerine ideoloji ve politikanın ağır basmasını protesto etmek amacıyla üyelikten istifa etmişlerdi) ideolojik tepki olarak alternatif oluşturmaktır. Louis Lumière’in başkanlığını yapacağı organizasyon savaş nedeni ile gerçekleştirilemez ancak 1945’da tekrar gündeme gelir ve 20 Eylül 1946’da savaş sonrası uluslararası nitelikte ilk kültürel organizasyon olarak açılışı yapılır. O günden bu yana 1948 ve 1950 yılları hariç (bütçe yetersizliği nedeniyle) her yıl gerçekleştirilen festival 1951 yılından bu yana Mayıs ayında iki hafta süre ile gelenekselleşir.

Cannes Film Festivali her yıl 30,000 sinema profesyonelini ve 4,000 gazeteciyi biraraya getiriyor. Festivalin bütçesi 20 milyon euro, yarısı Kültür Bakanlığı, Cannes şehri ve bölgesel fonlarla karşılanıyor. En çok medyatize edilen, 20 civarında filmin ödül için yarışması olsa da gerisinde bir çok aktiviteyi biraraya getiriyor. 1959’da Le Marche du Film’in oluşmasıyla sinema endüstrisinin satıcı ve alıcıları arasında buluşma ve alışveriş, 2000 yılında açılan Le Village International ile de ülkelerin sinema kültürlerini ve endüstrilerini temsil etmeleri sağlanıyor.

Bu yılki ağır toplar Coen Kardeşler’in “No Country for Old Men”, James Gray’in “La Nuit Nous Appartient”, Quentin Tarantino’nun “Boulevard de la Mort”, Julian Schnabel’in “Le Schaphandre et Le Papillon”, Fatih Akın’ın “De L’Autre Cote”, David Fincher’ın “Zodiac”, Emir Kusturica’nın “Promets-Moi”, Alexander Sokurov’un “Alexandra”, Wong Kar Wai’nin “My Blueberry Nights” ile uzun metrajda büyük yarışa hazırlanıyorlar. Bakalım 2007’nin “La Palme d’Or”u hangi filme nasip olacak?

11 Mayıs 2007 Cuma

Yararlandığım Kitaplar


Dedim ya Amerikalılar Fransızlara çok kafa yormuşlar… bunda kimi Amerikalıların Paris ve Fransız kültürü hayranlığı, özellikle emekli olduktan sonra Paris’te veya Provence’de bir “pied-a-terre” sahibi olma isteği de epey etkili olmuştur diye düşünüyorum. Fransa’da okumaya, çalışmaya, yaşamaya, yatırım yapıp ek gelir elde etmeye veya emekli olmaya gelen Amerikalılara yol göstermek amaçlı bir çok danışmanlık şirketi, gayrımenkul alımlarında aracı şirketler mevcut. Sürekli yapılan konferanslar, yayınlanan kitaplarla Fransa’da yaşamış Amerikalılar kendi deneyimlerinden yola çıkarak vatandaşlarına yol gösteriyorlar. Eğer varsa beni bağışlasınlar ama bu alanda yani Türklerle Fransızları konu alan, Fransa’ya yerleşen Türklere yol gösteren kitap/yayından ben maalesef haberdar değilim, bilen varsa lütfen paylaşsın.

Benim zaman içinde okuyup yararlandığım kitap listesi ise aşağıda:

-French or Foe- Polly Plott
30 yıldan beri Fransa’da yaşayan gazeteci ve expatlara danışmanlık ve eğitim veren bir şirketin sahibi olan Polly Plott gerçek kişi ve olaylarla Fransız olmayı anlamanın önemli noktalarını okuyucuyla paylaşıyor.

-Savoir Flair- Polly Platt
Fransa’dan ve Fransızlardan zevk almak için 211 öneri...
Fransa’yı gerçekten hiç bilmeyenler için yol gösterici nitelikte, esprili bir dille yazılmış bir kitap… Hala Fransız Frankından bahsediliyor ama sorun değil!

-Sixty Million Frenchmen Can’t Be Wrong- Jean Benoit Nadeau& Julie Barlow
Niye Fransa’yı seviyoruz de Fransızları değil ?
Iki Kanadalı gazetecinin kitabı yazmak amacıyla iki yıl boyunca yaşadıkları Fransa’da Fransızların davranışlarının altında yatan nedenleri Fransız tarihi ile ilişkilendirerek anlatmaları benim çok hoşuma gitti.

-A Year in the Merde- Stephen Clarke (Kitabın fransizcası God Save La France adıyla yayımlandı)
10 yıldan uzun bir süre Paris’da yaşayan ve çalışan bir Ingiliz gazetecinin traji komik anıları
Daha çok erkeklere, hatta Ingiliz erkeklerine hitap edeceğini düşünüyorsam da AngloSaxon-Fransız farkını hicveden kitap zevkli bir okuma için tavsiye edilir.


-Talk to the Snail; 10 Commandments for Understanding the French- Stephen Clarke
Bu kitapta Clarke daha başarılı, Fransızları anlamak istiyorsanız, allez-y!

-Au Contraire! Figuring Out the French- Gilles Asselin& Ruth Mastron
Fransız ve Amerikan kültürlerinin dinamiğini anlayarak her iki ülkede iş, özel yaşam, okul ortamlarında doğru yöntemi bulabilme rehberi

-French Toast- Harriet Welty Rochefort
20 yıl Paris’te yaşamayı beceren yazarın para, yemek, aşk, seks, evlilik, okul, stil konularında yorum ve deneyimleri…

-Almost French: A New Life in Paris- Sarah Turnbull
Bir Fransiz erkeğine aşık olup Fransa’ya gelen Avustralyalı yazarın anıları, Fransa’da kadına bakış açısı açısından ilginç saptamalarla dolu.

-L'Histoire de France Pour Les Nuls -Jean-Joseph Julaud (fransızca)
Fransızlar tarihlerinden çok gurur duyduklarından ve onlarla biraraya geldiğinizde konu olacağından eğer bilmiyorsanız önemli şahsiyet, olay ve tarihleri öğrenmek şart.

-On est heureux comme ça! Ces idées reçues qui plombent la France- Kareen Perrin Debock (fransızca)
Olaya diğer yönden bakmak isteyenler için, yine bir gazetecinin gözünden Fransa’da son yıllarda yapılan araştırma ve istatistik sonuçlarına dayandırılarak yazılmış bir kitap.

-Cultural Misunderstandings; The French-American Experience- Raymonde Carroll
(fransızcası da var: Evidences Invisibles: Américains et Français au quotidian)
Antropolojist bakış açısıyla Fransızlara Amerikan kültürel farkını anlatmaya yönelik, ilginç bir kitap.

-Around and About Paris I, II, III, Romantic Paris- Thirza Vallois
3 kitapta arrondissement bazında Paris’i yürüyerek ve şehrin romantik adreslerini keşfetmek isteyenler için sıradan rehber kitapların çok ötesinde tarihçi bakış açısı nedeni ile tavsiye edilir.

-Stuffs Parisians Like- Olivier Magny
Parisliler kimdir, nasıl yaşarlar, ne yapmayı severler? Hem eleştirisel hem çok komik!

Bir çoğumuz Amazon’dan vazgeçemiyoruz ama ilgilenenler için Paris’teki Ingilizce kitap satan en önemli adresler aşağıda:


WH Smith: http://www.whsmith.fr/indexE.htm
Brentano’s: http://www.brentanos.fr/
Shakespeare& Company : http://shakespeareco.org/
The Red Wheelbarrow: http://www.theredwheelbarrow.com/
San Francisco Book Co: http://www.sanfranciscobooksparis.com/
Village Voice Bookshop: http://www.villagevoicebookshop.com/
Berkeley Books of Paris: http://www.berkeleybooksofparis.com/

Yararlandığınız ve paylaşmak istediğiniz kitaplar varsa bana yazın, listemizi zenginleştirelim.

9 Mayıs 2007 Çarşamba

Disneyland Paris


2006 yılında 13 milyon ziyaretçi hedefini geçen, açılış tarihi olan 1992’den günümüze 170 milyon kişi tarafından ziyaret edilen, 1994 yılına kadar adı Eurodisney olan eğlence parkı Disneyland Paris bu yıl 15. yılını coşkulu organizasyonlarla kutluyor. Paris’i ziyarete gelen arkadaşlarımızdan birisi “Paris’te en çok neyi beğendin?” sorusuna Disneyland dediğinde kulaklarıma inanamamıştım! Paris’e Disneyland’i görme amacıyla çok ziyaretçi geldiğini biliyorum ama her yıl Fransa’ya gelen turistlerin sadece %4’ünün Disneyland’e uğradığını okuduğumda için için sevindim, demek ki Fransa’da görülecek çok daha fazlası var! Biz de bebeği olan arkadaşlarımıza mutlaka bir kaç yıl içinde bizi nasılsa ziyarete geleceksiniz diyoruz çünkü biliyoruz ki çocuklar için mutlak bir Disneyland ziyareti olmazsa olmazlardan… Diğer yanda Disneyland’in Paris’in turistik promosyonunda, Paris’in doğu banliyösünün gelişiminde ve istihdam yaratmada önemli bir yeri olduğu da kesin.

Disneyland dediğimizde tematik parkların kurucusu Amerikan rüyasının en önemli isimlerinden başarılı işadamı Walt Disney’den bahsetmemek mümkün değil tabii ki. Walt Disney 1834 yılında Irlanda’dan Amerika’ya göçetmiş orta halli bir ailenin çocuğu olarak 1901 yılında Chicago’da doğar. Girişimci ruhu olan Walt 1926 yılında Hollywood’da Walt Disney Company’yi kurar ve 1928’de Mickey Mouse karakterini yaratır. Kısa zamanda tüm dünyaya yayılan Disney karakterleri, dergiler, 1938’de başlayan Pinokyo, Fantasia, Bambi gibi uzun metraj filmler 1950’lerde televizyon kanalıyla daha geniş kitlelere ulaşır. Ilk Disneyland 1955 yılında California’da halka kapılarını açar, onu 1971'de Florida, 1983'de Tokyo, 1992'de Fransa, 2005'de Hong Kong takip eder(2010'da Sangay hedefleniyor). Walt Disney çizgi film krallığı yerini eğlence endüstrisinin ekonomi ve tüketim boyutuyla birleştirir. Ilk etapta Disney stüdyoları çevrede çalışanlar ve ailelerine yeşil alan ve eğlence alanı kurma fikrinden başladıysa da konseptin potensiyelini hisseden Walt Disney projesini büyüterek “Disneyland çocukların ve büyüklerin birlikte eğlenecekleri dünya üstündeki en güzel yer olmalı” der. Ilk parkın açılışından 50 yıl geçtiği halde Disneyland’in diğer parklardan farkı ana temanin “adrenalin” den çok rüya ve büyü üzerine kurulu olması ve insanların çizgi fimlerde gördükleri karakterlerin canlılarıyla karşılaşmasının sağlanmasıdır.

Disneyland’in Fransa macerası da kolay olmamıştır. Özellikle Fransızların Amerikan kültür emperyalizmini eleştirmeleri kaçınılmazdır. 1987 yılında Fransız devleti ile Walt Disney Company arasında imzalanan proje 20. yüzyıl sonunda La Defense’dan sonraki en büyük Fransız gayrımenkul projesidir. Calışmalar 1988'de baslar, 1943 hektarlık bir alana kurulan Disneyland'e (Paris'in 1/5'i kadar) 120 milyon m3 toprak taşınır, 51 km yol yapılır. Bugün Disneyland, Studio ile birlikte 5 tematik bölüm, 52 değişik atraksiyon, 7 tematik otel, 27 delikli golf sahası, Val d’Europe Alışveriş Merkezi ile ziyaretçilerin tüm ihtiyaçlarına cevap vermekte. 70 bahçıvanın her gün bakım yaptığı parkta 12,000 çeşit ağaç, 20,000 m2 çim yer alır. 12,200 kişinin çalıştığı, 19 lisanın konuşulduğu park aynı zamanda yılda 11,000 profesyonel organizasyon ile Fransa'nin 5. kongre ve seminer merkezi olarak hizmet vermektedir. Özellikle uluslararası ünü nedeni ile de Fransa’daki rakipleri Parc Asterix(2006’da 1,8 milyon ziyaretçi) ve Futuroscope (1,45 milyon ziyaretçi) ’un epey önünde yer almaktadır.

Küçükler ve içinde her daim çocuk barındıran tüm büyükler: Main Street USA, Fantasy, Adventure, Frontier ya da Discoveryland? Sizin tercihiniz hangisi?

7 Mayıs 2007 Pazartesi

Le Nouveau President

Ne olacak, kim seçilecek diye merak ederken, en son sondajlar, yorumlar, yüzdeler derken Fransa’nın önümüzdeki 5 yılına yön verecek yeni cumhurbaşkanı seçildi. Katılımın %84 ile rekor düzeyde gerçekleştiği seçimlerde yaklaşık 19 milyon Fransız seçmenin oyunu alarak %53,06 oy oranıyla 5.Cumhuriyetin 6. Cumhurbaşkanı seçilen 52 yaşındaki Nicolas Sarkozy 16 Mayıs öğleden sonra görevi Jacques Chirac’dan devralacak. Sarkozy 6 aya yaklaşan yoğun seçim maratonunun ardından bir kaç gün «biraz kafa dinlemek» için Malta adası açıklarında bir yatta tatil yapıyor. Seçim sonuçlarının Pazar akşamı saat 20:00’de resmen açıklanmasının ardından Salle Gaveau’da « tüm Fransız halkının cumhurbaşkanı » olacağını teyit ettiği konuşmasının ardından Champs Elysees’deki ünlü Fouquet Restaurant’ında dostları ile buluşan ve gecenin ilerleyen saatlerinde 30,000 kişinin toplanıp büyük bir coşkuyla kutlama yaptığı Place de la Concorde’da eşiyle halkı selamlayan Nicolas Sarkozy’ye aynı saatlerde Bastille meydanında ve Fransa'nın bir çok şehrinde ateş ve arabalar yakarak polisle çatışmaya giren bir kesim genç tepkilerini gösterdiler. 2005 kasımında yaşanan banliyö krizi sırasındakı sözleri ve tavırlarıyla bu kesimin büyük tepkisini alan Sarkozy başka bir kesim için de Fransa’nın içinde bulunduğu hantal yapıyı modernleştirecek, özellikle gençler arasındaki yüksek işsizlik oranı, halkın azalan satın alma gücü sorunlarını çözüme kavuşturacak, Fransa’ya politik, sosyal ve ekonomik alanlarda taahhüt ettiği yenilikçi reformları ile yeni bir dinamizm ve motivasyon verecek yeni nesil politikacı olarak büyük umut bağlanan bir politikacı... Ségolène Royal ile sosyal demokratların son dönemdeki ardarda gelen üçüncü yenilgilerinden sonra halkı yeterince ikna edemediklerini anlamaları, kendilerini toparlayıp günümüz normlarına daha uygun modern sosyalizm konusunda kafa yormaları gerekecek. Sarkozy’nin Türkiye’nin Avrupa Birliğine girişi konusunda büyük bir set çekeceği beklentiler arasında olmakla birlikte politikada söylenenlerle uygulamaların her zaman örtüşmediği, zamanın nelere gebe olduğunu hep birlikte izleyeceğiz. Şimdi ki Fransa’daki yorucu maraton sonuçlandı dikkatle takip ettiğimiz Türkiye’nin politik arenasında bakalım önümüzdeki aylarda neler göreceğiz?