23 Temmuz 2009 Perşembe

Paris’te Farkli Bir Yaz

http://www.saisondelaturquie.fr/
Paris’te yaz demek bizim Türkiye’de anladığımız gibi bir yaz sezonu demek değil. Maalesef bu şehirde yaz, öyle yazlıkları giyip üç ay boyunca hayatın sokaklarda sere serpe yaşandığı şehirlerden çok farklı yaşanır. Uzun izinlerin yapıldığı, küçük esnafın neredeyse 6 hafta dükkan kapattığı bu dönemde sakin şehir tatile gitmeyen küçük bir kesim Parisliye ve yerli/yabancı turistlere kalır.

Ama iklim çok sıcaklarla arası iyi olmayanlara kucak açar, üstelik şehir herşeye rağmen heyecan verici yaz aktiviteleri sunar: 21 Haziran’da tüm ülkede amatör-profesyonel herkesin sokaklarda müzik yaparak kutladığı Fête de la Musique (Müzik Bayramı), 6-26 Temmuz arası Paris Caz Festivali, bu yıl 14 Temmuz Bastille gününde Johnny Halliday konseriyle Eiffel kulesinin 120. yılı için nefes kesici havai fişek gösterileri, her yaz 20 temmuz-20 ağustos arası Seine nehri kıyısınca tonlarca kumun döşenip şemsiyeler, şezlonglar, piknik yerleri, kafeler, dondurmacılar, çeşitli spor olanakları, akşam konserleri sunulan Paris Plages (Paris Plaj) ve Paris Caz Festivali ilk akla gelenler…

Bu yıl bu heyecana IKSV ile CulturesFrance’ın işbirliğiyle organize edilen La Saison de la Turquie (Fransa’da Türkiye Sezonu) açılışı nedeni ile 4 temmuz’da Trocadero meydanında düzenlenen Mercan Dede konseri ve Anadolu Ateşi gösterisi büyük renk kattı. Etkinlik öncesi maalesef pek tanıtıma ağırlık verilmediğinden biraz ‘Fransa’daki Türklere Türkiye’ tanıtımı oldu ama yine de yolu bu bölgeden geçen Fransızlar müzik dinleyip hava fişek gösterilerini izlediler. Ardından gözler Louvre müzesinin bahçesi olan Jardin des Tuileries’deki Café Turc’ün açılışına çevrildi. Kimilerine göre hava muhalefetinden kimilerine göre son anda yaşanan ödemelerin gecikmesi nedeni ile açılış ertelendi. 18 temmuz cumartesi akşamüstü davul ve zurnacılardan kurulu Trakyanın Bohemleri grubunun coşkulu müziği, daha önce bu tür bir aktiviteye hiç evsahipliği yapmamış, müzeden alınan özel izinlerle günde 15,000 kişinin geçtiği bahçede ilgi yarattı ama pazar günü mekanın inşaatı henüz bitmemiş, kahve servisi başlamamıştı. Parkın girişinde aktivitenin yerini gösteren hiç bir pano olmaması da yeri bulmak isteyenlere zor anlar yaşattı.

Türkiye sezonu, yaz tatili dönemine denk gelen bu aylarda sönük başladıysa da 9 ay boyunca Grand Palais ve Louvre’deki büyük sergiler, ekim ayında Eiffel kulesinin Türk bayrağı renklerine bürünmesi başta olmak üzere Fransa’nın bir çok şehrinde 400’ün üzerinde etkinlik sayesinde Fransa’da biz Türklerden çokça bahsedileceğine inanmak istiyorum. Çoğu Fransızın bilgisizlikten veya önyargıdan oluşan görüşlerinin birdenbire değişeceği mucizesini beklemiyoruz tabii ama büyük emeklerle hazırlanan bu sezon sayesinde ülkemizin kültürel, sosyal, ekonomik ve bilimsel çoksesliliğinin yansıtılacağına, Fransızların ‘Türklerin Avrupa’ya katkıları’na kafa yoracaklarına ve pek tabii ki Türkiye’ye Fransız turist gelişini arttıracağına içtenlikle inanıyorum. Café Turc’de dağıtılan çantaların üstüne Istanbul 2010 Kültür Başkentiyle ilgili tanıtım koyma kararına da bravo diyorum!

Yazın bu şehirde beni en sevindiren aktivite, Cinéma au Clair de Lune (Ay Işığında Sinema). 5 ila 23 Ağustos arasında her akşam şehrin ayrı bir semtinde gerçekleştirilen gösterimler hava muhalefetinin gazabına uğramazsa süper keyifli olacak.

Cuisine Creative dergisinde dikkatimi çeken bir haberle noktalıyorum bugünkü yazımı… Daha önce Budapeşte, Brüksel, Las Vegas ve Dubai’de benzerleri düzenlen, çoğumuzun bütçesini çok aşacak bu aktivite Paris için bir ilk. 11 ila 15 eylül arasında Marc Veyrat, Pierre Gagnaire, Yannick Alléno, Thierry Marx ve Georges Blanc gibi 11 Michelin yıldızlı şef, Ritz Otelinin barmeni ve Elysees Sarayı aşçılarının hazırlayacakları yemekler, beş gün boyunca öğlen iki, akşam üç servis olmak üzere 550 şanslı gurmeye sunulacak. Nerede mi? Tuileries Bahçesinin üzerinde bir balon içinde….Diner in the Sky adıyla düzenlenecek etkinlikte menü fiatları 924 ila 1400 euro arasında değişecek ve gelirin bir kısmı Fédération des Maladies Orphelines’e aktarılacak. Çılgınlık mı, fantazi mi, romantizm mi, hayatta bir kez şansı mı? Artık karar sizin…