18 Mayıs 2007 Cuma

Festival de Cannes


Yedinci sanatın her yılki geleneksel buluşması bu yıl 16-26 mayıs tarihleri arasında gerçekleşiyor, üstelik 60. yılını kutluyor. Fransa’nın uluslararası film festivali dünya sinemasının « crème de la crème »’ini her yıl Cannes’da buluşturuyor. Les Marches Rouges (kırmızı halılarla süslenmiş Palais des Festivals’in merdivenleri)’dan çıkan sinemanın önemli isimleri pek tabii ki ünlü starlar, fotograflar, flaşlar ve şık kıyafetlerle birleşince iki hafta boyunca sinema, muhabbetlerin ana konusu oluyor. Cannes’da turizm patlıyor, otel fiatları fırlıyor, kiralık daireler bile o dönem fiatlarını üçe, dörde katlıyor. Grand Théâtre Lumière’de her gece saat 19:00 ve 22:00’de gerçekleştirilen iki gösterime smokin ve gece elbisesiyle katılma şartı modacıları sevindirirken elbise kiralayan şirketeri de ihya ediyor.

1939’da Fransız Bakan Jan Zay’in önerisiyle uluslararası bir sinema organizasyonu fikri ortaya atılır ve konumu, güneşli ılıman havası nedeni ile Cannes şehri evsahibi seçilir. Aslında amaç Venedik Film Festivali’nde yükselen faşizme(1938’de festival ödülü Nazi propagandası ürünü Leni Riefenstahl’ın Olympia filmine verilmiş, festivale Jean Renoir’ın savaş karşıtı La Grande Illusion filmiyle katılan Fransızlar yarışmadan çekilmiş, Ingiliz ve Amerikalı jüri üyeleri de sanat yerine ideoloji ve politikanın ağır basmasını protesto etmek amacıyla üyelikten istifa etmişlerdi) ideolojik tepki olarak alternatif oluşturmaktır. Louis Lumière’in başkanlığını yapacağı organizasyon savaş nedeni ile gerçekleştirilemez ancak 1945’da tekrar gündeme gelir ve 20 Eylül 1946’da savaş sonrası uluslararası nitelikte ilk kültürel organizasyon olarak açılışı yapılır. O günden bu yana 1948 ve 1950 yılları hariç (bütçe yetersizliği nedeniyle) her yıl gerçekleştirilen festival 1951 yılından bu yana Mayıs ayında iki hafta süre ile gelenekselleşir.

Cannes Film Festivali her yıl 30,000 sinema profesyonelini ve 4,000 gazeteciyi biraraya getiriyor. Festivalin bütçesi 20 milyon euro, yarısı Kültür Bakanlığı, Cannes şehri ve bölgesel fonlarla karşılanıyor. En çok medyatize edilen, 20 civarında filmin ödül için yarışması olsa da gerisinde bir çok aktiviteyi biraraya getiriyor. 1959’da Le Marche du Film’in oluşmasıyla sinema endüstrisinin satıcı ve alıcıları arasında buluşma ve alışveriş, 2000 yılında açılan Le Village International ile de ülkelerin sinema kültürlerini ve endüstrilerini temsil etmeleri sağlanıyor.

Bu yılki ağır toplar Coen Kardeşler’in “No Country for Old Men”, James Gray’in “La Nuit Nous Appartient”, Quentin Tarantino’nun “Boulevard de la Mort”, Julian Schnabel’in “Le Schaphandre et Le Papillon”, Fatih Akın’ın “De L’Autre Cote”, David Fincher’ın “Zodiac”, Emir Kusturica’nın “Promets-Moi”, Alexander Sokurov’un “Alexandra”, Wong Kar Wai’nin “My Blueberry Nights” ile uzun metrajda büyük yarışa hazırlanıyorlar. Bakalım 2007’nin “La Palme d’Or”u hangi filme nasip olacak?

Hiç yorum yok: