Paris’in en güzel köprülerinden
biridir Pont des Arts. Louvre Müzesiyle Institut de France’ı birbirine bağlar. 11
m genişliğinde, 155 m uzunluğundaki köprü sadece yayaların kullanımına açıktır.
Yaz akşamları piknik yapanlarla, müzik çalanlarla dolar taşar. Her iki tarafından da nefes kesici
bir manzara vardır, gerçekten doyumsuz… O nedenle de ressamların, fotoğraf
sanatçılarının uğrak yeridir. Ama son yıllarda farklı bir fenomenle ünlü oldu bu
köprü… Üzerine asılan kilitleriyle! Aşklarını tescillemek isteyen sevgililer bu
‘aşk sembollerini’ köprünün demirlerine asıyorlar.
Dünyada 2000 yıllarında başlayan bu moda bir çok
turistik şehre hızlıca yayılır. Özellikle de şehirlerin romantik bölgelerine…
Floransa’da Ponte Vecchio, Venedik’te Ponte de l'Accademia derken Londra, New
York, Seul… Paris’te de bu gelenek 2008 yılında aşıkların tercih adresi Pont
des Arts’da başladı, ardından Archevêché, Solférino, Léopold-Sédar-Senghor ve
Simone de Beauvoir köprülerine sıçradı. Asma kilitler çeşit-çeşit, renk-renk, kimi
büyük, kimi minik, kiminde kalpler kiminde desenler, kiminde aşıkların isimleri
var. Ne de olsa herkesin aşkı özel… Ayağının tozuyla Paris’e gelen aşıklar önce
belirledikleri köprüyü buluyor, yanlarında getirdikleri (ya da köprü başlarında
bekleşen seyyar satıcılardan satın aldıkları) kilitlerini demirlere asıp anahtarını
nehre atıyorlar. Biraz adak ağacına bez bağlamaya benzemiyor mu, ne dersiniz? Nehre
atılan anahtar bulunamayacağına ve kilit açılamayacağına göre aşkları daha bir
garantide mi oluyor acaba?
Asma kilit çılgınlığının nasıl başladığını
kimse bilmiyor. Bir rivayet Macaristan’ın Pécs şehrini işaret ediyor. Şehrin
garnizonunda, askerlerin odalarındaki dolap kilitlerini şehre hatıra olarak köprülere
bıraktıkları söyleniyor. Bir diğer rivayet Federico Moccia’nın 1992 yılında yayımlanan
‘Three meters above the sky’ adlı
romanından esinlenildiği. Romandaki ana karakterler tutkulu bir öpüşmeden sonra
kilidi köprüye asıp anahtarını nehre atıyorlarmış.
Sevgililer mutlu mesut ama ziyaretçi aşıkların
ve kilitlerin sayısı arttıkça olay sevimli olmaktan çıkıverdi. Otoriteleri aldı
bir düşünce! Bu ‘aşk simgeleri’ kamu düzenine zarar verebilir mi? Bu kilitler köprü
demirlerinde fazla ağırlık yapar mı? Köprünün bakımını engeller mi? Estetik
olarak şehri çirkinleştirir mi?
Kimi şehirler bu uygulamayı yasaklarken kimi şehirlerde
de ilginç önlemler alınıyor: Roma’daki Milvio köprüsündeki bir lamba kilitlerin
ağırlığından çökünce kilit asılması yasaklandı ve ceza getirildi. Floransa’daki
Ponte Vecchio’ya asılan kilitlerin hepsi, köprünün tarihi dokusuna zarar
verdikleri gerekçesiyle kaldırıldı. Hamburg’da belli aralıklarla kilitler
belediye ekiplerince toplanmakta. Cezayir’in Telemly bölgesinde daha önce adı
‘intihar köprüsü’ olan köprüye 2013 yılının eylül ayında aşk kilitleri asılmaya
başlayınca hazırladığı videoda aşk kilitlerinin Islam’da yasak olduğunu söyleyen
imamı dinleyen bir grup genç köprüdeki kilitleri söküverdi.
Kimi şehirler ise daha ılımlı: Liverpool Albert
Docks’daki ‘Burası aşıklar için özel bir
yerdir. Kilitlerinizi buraya asın ve anahtarını Mersey nehrine atın’ panosuyla
aşk turizminin promosyonu yapılıyor. Moskova Luzhkov köprüsünün yanına ise
dallarının kullanılabileceği bir metal ağaç yerleştirildi.
Kendini ‘aşkın başşehri’ diye nitelendiren Paris
bugüne dek konuya belli bir toleransla yaklaştı. 2010 yılının mayıs ayında aşırı
artan kilitlerden endişe duyan resmi makamlar kilitlerin ‘mimari miras’a tehdit
olabileceğini açıkladılar. Bu açıklamanın ardından 11 mayıs 2010 gecesi bir
anda köprüdeki kilitlerin tümü sır oldular! Sorumluluğun kendilerinde olmadığını
açıklayan şehir yöneticilerine kimse inanmadı, yetkililer aşka saygı duymamakla
suçlandı. Gel gelelim bir süre sonra Güzel Sanatlar Akademisi öğrencisi bir
gencin heykel yapmak amacıyla kilitleri çaldığı ortaya çıktı!
Geçen yıl konu yine gündeme taşındı. Köprünün
bulunduğu 6. bölgenin belediye başkanı ‘Bu
iş artık delilik halini aldı. Ya ağırlık köprü altından geçen gemilerin içindeki
turistlerden birinin kafasına düşüp yaralanmalara hatta ölüme neden olursa?’
diye veryansın etti ve kilitlerin düzenli aralıklarla, 3 ila 6 ayda bir sökülmesini
önerdi. Paris Belediye Başkanı öneriyi pek beğenmedi, ne de olsa şehrin
turistik imajı zedelenebilirdi, sevgililer aşklarını köprülerde tescillemek
için Paris’e binlerce kilometre mesafeden gelmekteydi. Önerilen bu ‘toplu
temizlik’ yakında yapılacak gibi görünmüyor ama bir gün olay kontrolden çıkarsa
yöneticiler çözüm arayışlarına yönelecekler. Ama kilitleri asan aşıkların kalplerini
kırmadan tabii ki! Ne de olsa Paris aşıklar ve ışıklar şehri! O köprüden geçen
aşık sayısını, herbirinin duygularını, ruh hallerini, beklentilerini düşünsenize…
Bir de ne kadar çeşitli yaş, ülke, lisan, kültür, ırk barındırıyor o kilitler…
Örneğin Fas’tan gelen Hassan
ve Samira’nin ilk durakları Pont des Arts. Onlar için vazgeçilmez olan bu
ziyarette köprüye zarar vermemek için plastik kilit kullanabileceklerini
belirtiyorlar, hatta New York’da USB anahtarı asıldığını belirten Hassan ileride
‘neden bir aşk kilitleri müzesi açılmasın
ki’ diyor. Metalik ağacın tutmayacağını belirtiyor çift çünkü ‘köprü çok güçlü bir sembol, aynı aşk gibi
birleşmeyi simgeliyor’ Florida’dan gelen Robert ve Tiffany aşk köprüsünü ‘Now you see’ filminin final
sahnesinde gördüklerini ve bu romantik sahneyi kendilerince oynamaya yemin
ettiklerini belirtiyorlar. Kilitlerin köprü demirlerine zarar verdiğini öğrendiklerindeyse
‘Diren Köprü’ sloganı atarak uzaklaşıyorlar!
Bir kaç metre ötede ise yere diz çöküp içinde yüzük olan kırmızı kutuyu açan Çinli
Tao sevgilisine evlenme teklif ediyor. Uzun yoldan gelen sevgililer kilidin ölümsüz
aşklarını simgeleyeceğini belirtiyorlar.
|
Çevreye zarar vemeyecek bir çözüm
önerisi de kalbinin sahibine bir e-kilit göndermek! Ilgilenenler için: http://www.lovemasterlock.eu/
Köprüler, kilitler, şehirler derken bir 14 şubat’ı
daha geride bıraktık. Özel günler, kutlamalar bahane, yeter ki gerçek aşklar hiç
eksilmesin, köklü sevgiler hiç solmasın.