Bir yıl daha bitiyor…
Yine takvimlerimizi değiştirme vakti yaklaşıyor...
Her yıl hep aynı klişeleri söylüyor, diliyor, yazıyoruz; sanki 31 aralık gece yarısı bir mucize olacak veya 1 ocak sabahı yepyeni bir dünyaya yeniden doğacağız. Tabii ki yok öyle bir şey ama nedense hepimize yeni bir başlangıç yapma fikri hoş geliyor...Dün kuzenimin Amerika'dan gönderdiği gastronomi kitapları gibi...
Yeni bir kitabı elinize aldığınızda nefesiniz kesilir mi? Benim evet! Hele o kapağını okşamak, burnuma götürüp kokusunu içime çekmek, sayfalarını çevirirken sesine kulak vermek, varsa fotoğraflarına bakıp hayallere dalmak...
Işte 1 Ocakta yeni ajandamı açtığımda(evet, halen defter olanları kullanıyorum, iflah olmaz bir nostaljiğim çünkü) ve ilk notlarımı yazdığımda benzer duygular hissederim. Sanırım yeni bir sayfa açma fikri hepimizin hoşuna gidiyor. Hele yılın son saatlerinde çözemediğimiz, işin içinden çıkamadığımız sıkıntılardan bir nebze kafamızı kaldırmak, sevdiklerimizle güzel bir sofra etrafında toplanıp hoşbeş etmek, biraz müzik, biraz dans, kafalar dumanlandıkça ve muhabbet koyulaştıkça Türkiye'yi hatta dünyayı kurtarmak...
Hepimizi zor bir yıl bekliyor. Çoğumuz o veya bu şekilde ekonomik gelişmelerden etkileneceğiz. Umuyor ve diliyorum ki içinde bulunduğumuz bu kriz dönemi bir firsat dönemine dönüşsün. Sağlık, hoşgörü, sevgi ve en önemlisi umudumuzu asla yitirmeyelim. Nazım’ın dediği gibi:
Güzel günler göreceğiz çocuklar
Motorları maviliklere süreceğiz,
Işıklı maviliklere…
Çocuklar inanın, inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz, güneşli günler…
2009'da söylenecekler hiç tükenmesin ki çiziktirmeye devam...
Her yıl hep aynı klişeleri söylüyor, diliyor, yazıyoruz; sanki 31 aralık gece yarısı bir mucize olacak veya 1 ocak sabahı yepyeni bir dünyaya yeniden doğacağız. Tabii ki yok öyle bir şey ama nedense hepimize yeni bir başlangıç yapma fikri hoş geliyor...Dün kuzenimin Amerika'dan gönderdiği gastronomi kitapları gibi...
Yeni bir kitabı elinize aldığınızda nefesiniz kesilir mi? Benim evet! Hele o kapağını okşamak, burnuma götürüp kokusunu içime çekmek, sayfalarını çevirirken sesine kulak vermek, varsa fotoğraflarına bakıp hayallere dalmak...
Işte 1 Ocakta yeni ajandamı açtığımda(evet, halen defter olanları kullanıyorum, iflah olmaz bir nostaljiğim çünkü) ve ilk notlarımı yazdığımda benzer duygular hissederim. Sanırım yeni bir sayfa açma fikri hepimizin hoşuna gidiyor. Hele yılın son saatlerinde çözemediğimiz, işin içinden çıkamadığımız sıkıntılardan bir nebze kafamızı kaldırmak, sevdiklerimizle güzel bir sofra etrafında toplanıp hoşbeş etmek, biraz müzik, biraz dans, kafalar dumanlandıkça ve muhabbet koyulaştıkça Türkiye'yi hatta dünyayı kurtarmak...
Hepimizi zor bir yıl bekliyor. Çoğumuz o veya bu şekilde ekonomik gelişmelerden etkileneceğiz. Umuyor ve diliyorum ki içinde bulunduğumuz bu kriz dönemi bir firsat dönemine dönüşsün. Sağlık, hoşgörü, sevgi ve en önemlisi umudumuzu asla yitirmeyelim. Nazım’ın dediği gibi:
Güzel günler göreceğiz çocuklar
Motorları maviliklere süreceğiz,
Işıklı maviliklere…
Çocuklar inanın, inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz, güneşli günler…
2009'da söylenecekler hiç tükenmesin ki çiziktirmeye devam...