Paris Plages son günlerini yaşıyor. Bu yıl 21 Temmuz-20 Ağustos tarihleri arasında tonlarca kumun Seine nehri kıyısına döşendiği aktivite tekrar Paris’le buluşuyor. Belediye Başkanı ve ekibinin dahiyane fikri geçen yıllarda çok ilgi çekti, sanırım bu yıl da ilk kez gelen turistler için hoş bir sürpriz olacak. Plages her gün sabah 8’den gece 24’e kadar üç ayrı bölgede : Louvre’den Pont de Sully’ye 3 km, Port de la Gare(François Mitterrand Kütüphanesinin önü) ve Le Bassin de la Villette... Şemsiyeler, şezlonglar, piknik yerleri, kafeler, dondurmacılar, çok çeşitli spor olanakları, akşam konserleri... Güneşlenenler, yürüyenler, koşanlar, bisikletçiler, roller’cılar, pétanque’cılar, tai-chi’ciler.. Özellikle Joséphine Baker yüzen havuzu Seine nehrindeki dalgalardan da etkilendiğinden çok hoşmuş! Paris Plages’ın maliyeti 2 milyon euroyu geçiyor ama çoğu sponsorlarca karşılandığından Parisliler memnun. Ne yazık ki bu yaz güneş dört beş gün hariç Paris’e pek uğramadığından bu yılki ziyaretçi rakamlarının 2006’daki 4 milyon kadar etkileyici olmayacağı görüşündeyim. Biz de yolumuz düşmüşken bir ara uğradık, Fnac’ın düzenlediği bir konsere takıldık. Ilk düzenlendiği yıl konsepti çok yaratıcı bulduysam da bu yıl kullanılan bayraklar bile geçen yılkiyle aynıydı, doğrusu çok etkilenmedim.
Bir de bu yaz benim «plajım» daha güzel! Çalışma masamdan kalkıyorum, on adım attıktan sonar evimin terasına kurduğum şezlonguma kuruluyorum. Sürekli dönen Norah Jones cd’leri, bitirmek üzere olduğum Irène Némirovsky’nin «Suite Française» kitabı… müzik durduğunda bahçedeki o muhteşem sessizliğin sesi… Bu yazın sürprizi repertuarıma Bloody Mary kokteylini eklemek oldu! Bizim evde kokteylerin mimarı eşimdir, süper bir kokteyl kültürü vardır ama geçen hafta benim hazırladığım bloody mary’yi çok beğendi, “boynuz kulağı geçti” dedi. Her zamanki centilmenliği miydi dersiniz yoksa aşçılığımın üstüne «barman»’liği da mi eklesem acaba?? Şaka bir yana ben güneş çıkmışken fırsattan yararlanayım, bu şehirde yarım saat sonra ne olacağı belli olmaz!! Yazıma nokta koyuyor, “Chesnay Plage”daki yerime geri dönüyorum...
Bir de bu yaz benim «plajım» daha güzel! Çalışma masamdan kalkıyorum, on adım attıktan sonar evimin terasına kurduğum şezlonguma kuruluyorum. Sürekli dönen Norah Jones cd’leri, bitirmek üzere olduğum Irène Némirovsky’nin «Suite Française» kitabı… müzik durduğunda bahçedeki o muhteşem sessizliğin sesi… Bu yazın sürprizi repertuarıma Bloody Mary kokteylini eklemek oldu! Bizim evde kokteylerin mimarı eşimdir, süper bir kokteyl kültürü vardır ama geçen hafta benim hazırladığım bloody mary’yi çok beğendi, “boynuz kulağı geçti” dedi. Her zamanki centilmenliği miydi dersiniz yoksa aşçılığımın üstüne «barman»’liği da mi eklesem acaba?? Şaka bir yana ben güneş çıkmışken fırsattan yararlanayım, bu şehirde yarım saat sonra ne olacağı belli olmaz!! Yazıma nokta koyuyor, “Chesnay Plage”daki yerime geri dönüyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder