Inanın, sadece
Turkiye’de degil Fransızların da ciddi araba kullanma sorunları var. Sanki
arabalarının içinde devleşip yabanileşiyorlar ve tüm kuralları es geçip
özgürlüklerini ilan ediyorlar! 2013 yılında 3 ;250 kişi can vermiştir
Fransız karayollarında… Bizler Istanbul’da her an herşey olabilir mantığıyla
araba kullanırız ya muhtemel bir kazayı önlemek için programlanmışızdır. Oysa
Fransa’da, kültürel olarak hata yapmak utanç verici ve zayıflık kabul
edildiğinden Fransız araba kullanırken, kendisi haklıysa, tehlikeli bile olsa,
kaza olması pahasına arabayı üzerinize sürer. Hakkını olması gerektiği gibi
savunmuştur sonuna kadar….
Yaya geçitleri de ayrı bir heyecan. Büyük
şehirler dışınde banliyö ve küçük yerleşimlerde sürücüler daha sakin ve
acelesiz olduklarından yaya geçidinde bekleyen yayaya yol verirler oysa
Paris’te genelde sürücüler yavaşlamaz, yol vermez. Yol verenler olursa
da arkasındakiler kornaya dayanıp ‘ne
olacak işte, taşralı’ etiketini yapıştırırlar!
Dibinize kadar
gelip size taciz etmek ve yol vermediğinizde sollayıp tehlikeli bir mesafede
önünüze girip size zor durumda bırakmak da cabası. Fransa’da, aksi
belirtilmediyse, kural sağdan gelen arabanın önceliğidir. Ana caddelerde bile
sağdan çıkan küçücük yollara dikkat etmek gerekir. Şehirlerarası yollarda
sağdan giren beklemek zorundadır ama yola öyle hızlı girişleri vardır ki
önünüze atılacaklar korkusuyla hemen sola kırmak gelir içinizden… Oysa tam
zamanında dururlar, sadece bu tarza alışmak epey zaman alır.
1992 yılından
itibaren ehliyetlerde puan sistemi çok ciddi çalışmakta. Cezalar karşılığında
puanlarınızı bir çırpıda kaybetmeniz ciddi olasılık dahilinde. Her ehliyet 12 puan (gençlerde 6
puan)la başlar. Hız limitini 20 km ile geçmek veya araçta telefonla konuşmak 2
puan, emniyet şeridinde seyretmek veya kemersiz araç kullanmak 3 puan, alkollü
araç kullanmak 6 puan kaybettirir, belli oran üstünde ehliyete direk el konur.
Üç puan ve üstü puan kaybettiğinizde dört ay içinde mecburi staja devam edip
puanlarınızı geri kazanmak zorundasınız.
Plakalar ise milli bir mesele! Bir
kaç yıl önce ciddi bir kriz oluştu
toplumda; yürüyüşler, imza kampanyaları, kurulan internet siteleri… Ne oluyor
yine dedim. Ne de olsa devrim çocukları, tepkilerini mutlak dile getiriyorlar,
grev nasıl milli sporlarıysa yollara dökülme, protesto yürüyüşleri de günlük
yaşamın ayrılmaz bir parçası. Meğer konu DEPARTMANLARmış. Araç plakalarının son
iki sayısı arabanın kaydedildiği departmanın kodunu taşıyordu. Paris 75,
Versailles 78 gibi…Bu durumda arabanın her satışında plaka değişmek zorunda. Bu
sorunu ortadan kaldırmak için hükümet yeni plakalarda artık departman
numaralarının kaldırılacağını açıklar. Nasıl olur da bu mümkün olur? Vay, sen
bizim kimliğimizin simgesi olan departmanlarımızı arabamızdan nasıl yok
edersin?
Departman konusunu biraz açalım:
Fransa’da yerel yönetim üç bölümde incelenebilir. Başında belediye başkanı olan
commune’ler- şehir, kasaba veya köy
olabilen tüm belediyeleri kapsar. En büyükleri sırasıyla Paris, Lyon,
Marsilya, Toulouse, Dijon, Bordeaux ve Strasbourg. Ardından başında préfet (vali) olan département’lar, bir anlamda merkezi yönetimin kontrolünde küçük
hükümetler. Ardından da région
denilen bölgeler gelir. Ülkede 27 bölge; ülke dışı adalar Martinique,
Guadeloupe, Réunion, Guyanne ve Mayotte dahil 101 département ve 37.000 civarinda commune
mevcuttur. Commune sayısına bakınca
Fransa, küçük köyler ülkesidir denilebilir.
Plakalara geri
dönersek bir çok parlamanter, senatör ve belediye başkanı hemen bu oluşuma
destek verdiler, kurulan web sitesinin adı: Jamais
Sans Mon Département (Departmanım olmadan asla!) Televizyonlarda halkla
yapılan röportajları izledim, meğer ne kadar önemliymiş şu iki küçük rakamcık.
Paris’li bir sürücü Paris dışı arabalarının daha ‘köylü’ olduğunu, yaya
geçitlerinde yayalara yol verdiklerini, çok daha ağır gittiklerini, sinir
olduğunu anlattı. Fransa’nın küçük ilçelerinden bir sürücü yollarda kendi
departmanının rakamını taşıyan arabalar görünce içini bir güven hissi
kapladığını, farklı bir araba bölgelerine geldiğinde ise hemen dikkat
kesildiklerini söyledi. Şimdi Fransa gezilerimizde daha arabadan iner inmez
niye delici bakışlarla karşılaştığımızı daha iyi anlıyorum! Marsilya şehrinden
bir sürücü ise tatile çıktıklarında yollarda kendi departman numarasını gördüğü
arabalara çok daha dostça davrandığını, hatta tanışmasalar bile birbirlerine
kornayla selam verdiklerini açıkladı. Sonunda 1950 yılından bu yana yürürlükte
olan uygulamaya son verildi. Yeni araçlarda departman numaralarının isteğe baglı
olarak plakanın sağ koşesinde ayrıca belirtilmesine karar verildi.
Biraz bizim ‘MEMLEKET NERE HEMŞERIM’
muhabbeti gibi… Nedense yıllardır ‘ben Istanbullu’yum’ dediğimde insanlar hiç
tatmin olmaz. Sanki Istanbul insanın memleketi olamaz gibi burun kıvırır, ‘yani
annen, baban, deden nereliler’ diye üsteler. Işte yalnız değilmişiz. Bizde
memleket neyse Fransa’da da departman o!