23 eylül pazar günü. Parc
de la Villette’in içinde Cabaret Sauvage’ı arıyorum. Gecikmişim, hızlanıyorum, konserin
bir dakikasını bile kaçırmak istemiyorum. Salona girdiğimde şaşırıp kalıyorum. Koskocaman sirk çadırı
1930’ların balo salonlarını andırıyor. Art Nouveau stilinde, dekorasyon ahşap
ve kırmızı kadife, fonda Roza’nın gülümseyen portresi asılı… Sanki bir büyü
dolaşıyor havada... Yerimi alıyorum, ışıklar azalıyor, çepeçevre yerleştirilmiş
onlarca pencere ve aynaya vuran spotlar kırılıyor ve binlerce minik mum yanıyormuş
gibi nefes kesici bir atmosfer oluşuyor.
Rebetiko’nun Divası Istanbul doğumlu Roza Eskenazi’nın anısına düzenlenen
Les Voix du Rebétiko (Rebetiko’nun Sesleri) konserindeyim. Iki saat boyunca
müzik seyircinin ruhunu okşuyor, hayatıyla ilgili filmden ekstreler tarihte
yolculuğa çıkartıyor. Sahnede üç ülkeden müzisyenler… Mehtap Demir’i ilk kez orada
görüyorum, konser boyunca mükemmel sahne hakimiyeti, etkileyici sesi ve güzelliği
ile sahnede devleşiyor. Yoğun programı arasında sorularımı içtenlikle yanıtladığı
için kendisine çok tesekkür ediyorum ve bu özel müzik insaniyla yaptığımız röportajı sizlerle paylaşıyorum.
Devami icin: Soyleyecek cok sarkimiz var daha...